
Mükemmel Cenaze
Mini Öykü
Mükemmel Cenaze

Elina'nın annesi Eveil takıntıları ile ünlü bir kadındı. Kendisiyle alakalı ya da alakasız fark etmez, her olayda bir payı olması gerektiğini düşünen Eveil, Çokbakır kasabasındaki her açılış, her kutlama, her cenaze, her festival, her pazarda etkin rol oynayacak diye kendini paralar dururdu. Her şeye koşturmayı vazife edinip bir de her şeyin istediği mükemmellikte olması için kendini paralar, sonra da akşamları tüm ailesinin başının etini, ne kadar yorgun olduğunu anlatarak yerdi.
"Kızım bu soğanları testere ile mi kestin?"
"Kocacım çayı çamurla karışık lağım suyunda mı demledin?"
"Ablacım bu yazıyı amuda kalkarken ayak parmaklarından damlayan mürekkeple mi yazdın?"
"Elina'm tarifi yanlış anlamışsın. Tuzun içine kıyma atmayacaktın."
"Komşu, saçlarını spagetti gününe farkındalık olsun diye mi böyle taradın?"
"Kocacım yatmadan önce korna mı yuttun?"
"Annecim kedi mamasını yanlışlıkla masaya koymuşsun sanırım?.."
... Gibi uzayıp giden beğenmemekler üzerine kurulu uzunca bir hayatı oldu. Ölümünü bile planlayan Eveil cenaze törenini, hiçbir şeyden anlamayan diğer herkese bırakamazdı. Onu da planlayıp yazarak Elina'ya verdi. Evet, fena bir plan değildi aslında. Hatta bazı orijinal dokunuşlar da vardı.
Öncelikle, kesinlikle emindi ki ölümü kış mevsiminde olacaktı. Yeşile çalan karanlık havada adına aryalar söylenecekti. Özel olarak tutulacak yakışıklı gençler, tabutu askeri adımlarla nizami bir şekilde taşıyacaktı. Tüm mahalle ve hatta kasaba, onun ölümünün yasıyla sessizliğe bürünecekti. Soğuk hava, ölümün nefesi gibi eserek herkesi buz kestirecekti. Cenazesi sonsuzluğa merhaba dediği evden alınıp mezarlığa götürülene kadar, yol boyunca tüm taziyeler kabul edilecekti. Mahallelinin çocukları yollara çiçek yaprakları fırlatacak, çiçek kokusu onun toprakla birleşmeye giden yolculuğunu müjdeleyecekti. Mezarlığın girişindeki askerler onu mızrakları ile selamlayacaktı. Ebedi yatağına yatırılırken, yakınları onu güzel anılarıyla yâd edeceklerdi. Mezarı kapatıldıktan sonra üzerine çiçekler dökülecek, yıllardır hazır bekleyen mezar taşı özenle yerleştirilecek ve Elina tarafından cenazeye katılanlara önceden hazırladığı altın rengi makas broşlar sunulacaktı.
Ne var ki şıklığıyla göz doldurması gereken bu mükemmel cenaze, mükemmel bir hayal kırıklığından öteye geçemedi.
Eveil, hayata gözlerini sonbaharın en yağmurlu günlerinden birinde ansızın kapadı. Simsiyah bulutlu hava tüm kasabanın yaşam enerjisini soğururken, Elina'nın çağırdığı şarkıcılar tabutun evden çıkarılışına yetişemedi. Bir anda indiren yağmur herkesi evlerine kapanmaya zorladı. Tabutu taşımaları için para ödediği adamlar da kapalı bir yere dönmek için gözleriyle yalvarırken Elina, ölümcül bakışlarıyla şovun devam etmesi gerektiğini netleştirdi. İnsanlar taziyelerini sunamazken, çılgınca yağan yağmurda çocuklarını sokağa dahi çıkarmadılar. Ansızın gelen baskınla dolan kanalizasyon, boğulacak gibi olunca içinde ne varsa rögar kapaklarından kusmaya başladı. Elina, ciğerlerinin hayal edilen çiçek kokusu yerine bok kokusuyla doluşu sırasında, mezarlığa doğru hızlanmaya başladı. Adamlara da hızlı olmalarını emrettikten sonra mezarlığın girişine gelmiş oldu. Arkaya dönüp baktığında annesinin yakınlarından oluşan altı kişilik kalabalığı(!) gördü. Mezarlığın girişinde olması gereken mızraklı adamlar çoktan ağaçların altına saklanmışlardı. Tabutun geldiğini gördüklerinde ödemeleri alabilmek adına hızla kapıya yürüyüp mızraklarının uçlarını tokuşturdular. Havada oluşan elektriklenmeyi fark ettiklerindeyse mızrakları oldukları yerde havaya fırlatıp sağa sola saklandılar. Izgara olmaktan kıl payı kurtulan adamlar gözden kaybolurken maden bölgesindeki paratonerlerde beliren yıldırım gözleri kör, hemen ardından gürleyen gök kulakları sağır etti. "Devam edin!" emri çok net olan Elina mezarlığın içlerine doğru hızla yürümeye devam etti. Göz ucuyla kontrol ettiği tabut, en azından yeni evine gelebilmişti. Mezarcının eline biraz para tutuşturduktan sonra tabutu çukura yerleştirdiler. Adamlar hızla kullandıkları kürekleriyle tabutun üzerine çamurlaşmış toprağı atarken Elina'nın Eveil tarafından bugün giymesi uygun görülmüş beyaz kıyafeti çamur ve bokla kaplanmıştı. Hızlı bir anı seansı yapmak adına arkasına dönüp baktığında konuşacak kişilerin yerlerine yeller estiğini fark etti. Mezarın üzerine dökülmesi planlanan çiçekler de gelmeyince Elina, yan taraflardaki mezarların üzerinden çiçek koparmaya başladı.
Mezarcı adam Elina'yı uyaradursun, mezarın üzerine son çamur parçaları da atılmış oldu. Elina mezarcıya aldırmadan çiçekleri annesine götürürken çakan şimşek beklenmedik kurt saldırısını gözler önüne çıkarmış oldu. Çiçekleri etrafa fırlatan Elina mezarlıktan tam gaz kaçarken beline bağlı kese yere düştü, içindeki altın broşlar etrafa saçıldı. Kurtlara karşı yardım almak ümidiyle bağrışan adamlar, ortalıkta silah olarak kullanabilecekleri bir şeyler aramaya başladılar. Elina'nın mezarlıktan çıkmadan önce son gördüğü şey Eveil'in henüz yerleştirilmemiş mezar taşıtının bir kurdun kafasında parçalanması oldu.
Ertesi günün ortalarına kadar sokağa çıkma yasağı uygulanan kasabada kurt tehlikesi geçtiği gibi hayat normale döndü. Elina mezarlığa koşarak gittiğinde tabutun toprağın yüzeyine yükseldiğini ve kapağının hafif aralandığını görünce sinirden ağlamaya başladı. Ağlaması tüm yakın mahallelerde yankılandığında, kasaba halkı mezarlığa gelip Eveil'i uygunca uğurladılar. Un ufak olmuş mezar taşı yerine basit bir tahta çakmak zorunda kaldılar. Elina sinir krizinden çıkabildiğinde hemen ertesi gün gerçekleşecek düğünü için hazırlıklara başladı. Karizmatik, zengin ve kendisinden yaşça büyük Ronz'la evlenecek, annesi gibi takıntılı ya da doyumsuz olmayacaktı, kendine söz verdi. Bu sözünü defalarca kendine hatırlattıysa da ne derler bilirsiniz, armut dibine düşer…