İsmi Varsa Mühimdir
Mini Öykü
Hergan
Hergan, Çember'in kırsalında ticaretle uğraşan bir ailenin dördüncü ve en küçük oğlu olarak dünyaya geldi. Zor bir gebelik dönemi ardından imkânsız bir doğum masasına yatan annesi, birçok doktorun beklediği şekilde ameliyat masasında kaldı. Hamileliğin çok tehlikeli olduğu anne ve babaya açıklanmış olsa da baba o dördüncü erkek çocuğu istiyordu. Akrabalar adamı bir süre boyunca vazgeçirmeye çalıştılarsa da adam geri adım atmadı ve tabii karısı da… "O çocuk doğacak!" dedi ve doğdu. "Annelerinin kanı senin ellerinde," diyen akrabalar ellerini eteklerini çektiklerinde Hergan üç ağabey ve kendini içkiye veren bir babayla aynı evde kendince büyüdü.
Gazi babaları tarafından dört beş yaşlarından itibaren intihar askeri gibi yetiştirilen üç erkek kardeş bildiklerini Hergan'a öğrettiler. Biraz fazla doğaçlama eklediklerinden mi yoksa Hergan'ın genetik yatkınlığından mı bilinmez, ufak çocuk yedi yaşına geldiğinde tam bir kasaba dönüşmüştü. Özellikle bıçaklara duyduğu hayranlık arşa ermiş, iki numaralı ağabeyini talim sırasında bacağından bıçaklamıştı. Hergan'ın gülerek izlediği ameliyat sonrasında topal kaldığını öğrenen ağabeyi, annelerinin onun yüzünden öldüğü gerçeğini yumurtladığında Hergan ağır bir depresyona girdi. Depresyon kendiliğinden gitmeyince vücudundan söküp atmak adına en sevdiği bıçağıyla kalbini deşti. Uzun süren ameliyat sonucunda hayata dönen Hergan, babasının vefatını duyunca bedenine bağlı aletleri sökerek kendini tekrar öldürmeye çalıştı. Hergan'dan sadece üç yaş büyük olan küçük ağabeyi ona annelerinin ölümüyle ilgili kendisinin de yeni öğrendiği gerçekleri anlattı. Hergan babasının cenaze töreninde, büyük ağabeylerini sorguya çektiğinde, onların gerçeği en başından beri bildiklerini öğrendi. Tören sonrasında geçirdiği sinir krizi sonucunda, büyük ağabeylerinin her ikisini de babalarına eşlik etmeleri için özenle kefenlerine soktu.
Kalan tek ağabeyinin önerisiyle hem Hergan, hem ağabeyi askeriyeye yazıldı. Ağabeyi daha naif kimliğiyle sıhhiyede iş bulurken, Hergan psikopatlığı ve bıçak kabiliyetleri sayesinde hızla yükseldi. Sürekli olaylara karışıp diğer askerleri yaralamamış olsa, ordunun en yüksek kademelerine ulaşması kaçınılmazdı. Nitekim alıp durduğu cezalarla onbaşılık mertebesinde kalan Hergan manyetik kuvvetini yükseltmek adına, geceleri yemeğinin içine demir tozları atıp yemeye başladı. Birkaç ay içerisinde hastanelik oldu olmasına ama manyetik kuvveti de beklenmedik bir şekilde yükseldi. EST'sini alma hakkı kazandığında mutluluktan deliriyordu. Makinenin manyetizma kuvvetini üst seviyelere rahatlıkla taşıyorsa da kontrol konusunda zayıf kalıyordu. Talimler esnasında takım arkadaşlarını birkaç kez yaraladıktan sonra yapılan görüşmede, Hergan'ın çürük kategorisine girmesi gerektiğine karar veren üst yönetim onu gözden çıkardı ve Mor Kene Birliği'ne postaladı.
Burada komutanı Yüzbaşı Shengal ile tanışan Hegran "Adam gibi kadın," diye nitelendirdiği Shengal'e âşık oldu ve karşılığını da buldu. Shengal'e en sevdiği silahı olan "Gece Yıldızı" adını verdiği özel yapım bıçağını hediye etti. Shengal'in bir süre sonra ilgisini kaybetmiş olsa da onun gibi ehil bir askerin birliğine dahil olmaktan asla pişman olmadı ve ölene kadar onunla birlikte savaşmaya karar verdi.
Sonrası ise malûm. Ölüm ve seksten başka bir şeyden zevk almayan bir adamın muhtemelen herhangi bir yerde anlatılmayacak sıradan hayatı, birkaç sayfacığı anca doldurmuş oldu.